22 Nisan 2018 Pazar

Hassas Ayar Delili ve İtirazlarına Cevaplar

 Hassas ayar delili evren, dünya, canlılar kısacası evreni ve içinde barındırdığı her şeyin çok ince ayarlara ve imkansız olasılıklara dayalı olduğunu; bunun da Tanrı'nın tasarımından başka bir şey olamayacağını söyler. Buna getirilen itirazlarlar ise genel olarak kısaca neden sonuç ilişkisini öne sürerek gerçekleştirilir. Yani evren bizim için özel yaratılmadı. Evren bizim için zaten hassas ayarlara sahip olduğu için biz oluştuk. Bu yüzden bu konuda düşünmeye gerek yoktur. "Hassas ayarların oluşması da tesadüftür." Eğer olmasalardı evren olmayacak ve biz de bundan bahsedemeyecektik. Öncelikle iki farklı yerden gideceğim inşallah. İlk olarak hassas ayarlara bakış ve nedensellik hatasını daha sonra da yine verilen nedensellik üzerinden inceleme.

 Hassas ayar argümanına getirilen bu neden-sonuç ilişkisi çok büyük bir felsefi hatadır. Hassas ayar delili nedenselliğe bakmaz. Evrende hassas ayarların var olduğunu ve bunların tesadüfen oluşamayacağını söyler. Bu bakımdan hassas ayarlar var olduğu için biz varız demek konuyla alakasız ve mantıksızdır. Bu bilinç ve bilincin sebep/amaç araması konularında incelenmelidir. Şimdi iki farklı görüşün argümanlarına ayrı ayrı bakalım.

 Hassas ayar vardır ve bunlar tasarlanmıştır.

1- Evrende madde ve maddeden oluşan kompleks yapıların oluşumu imkansız derecede olasılıksızdır.
2- Bu ancak tasarım sonucu oluşmuştur.
3-(Bizim için yaratılmıştır. Bunlar olduğu için biz varız.)


Aslında 2. madde 3. maddeyi de kapsar. Sonuçta tasarım olduğunu kabul etmek Tanrı'nın insanlığın ve diğer maddelerin oluşumu için böyle yarattığını kabul eder ama onu yazdım. Çünkü ateistlerin sebep-sonuç çerçevesinde düştükleri hatayı altta daha iyi incelemek adına görmesi kolay olur.

Hassas ayar vardır ve bunlar tasarlanmamıştır(karşıt argüman)

1- Evrende madde ve maddeden oluşan kompleks yapıların oluşumu imkansız derecede olasılıksızdır.
2- Bu tesadüfle açıklanabilir(zorunluluk da buna eklenebilir ancak maddenin zorunluluğunu iddia etmenin bir anlamı olmadığından buna değinmek gereksiz)
3-(Bizim için yaratılmamıştır. Bunlar olduğu için biz varız.)

 Şimdi inceleyelim. İlk maddede iki taraf da hassas ayarın varlığını kabul ediyor. 2. maddede ayrılık var bunu aşağıda detaylıca incelemek gerekir. Asıl karşıt argümanın dayandığı nokta 3. maddede başlıyor. Evren var olduğu için biz varız dolayısıyla bundan bahsetmek gereksizdir argümanı hassas ayar konusuyla uzaktan yakından alakası olmayan bir şeydir. Aslında bunlar olduğu için biz varız fikrinin hiçbir alakası yoktur hassas ayar argümanıyla. Ama buna değineceksek bile ilk görüşte de evren var olduğu için biz varız fikri geçer. Bu yüzden 3. madde hassas ayar deliline karşı getirebilecek bir şey değil zaten hassas ayar argümanında bulunan bir şey. Hassas ayar delilinin sebep sonuç ilişkisine dayandırılamayacağı çok önemli bir konudur ve iyi anlaşılması lazım. Ne kadar iyi anlattım bilmiyorum ama umarım anlaşılırdır. 3. maddelerin ilk cümlesinde olay kopuyor. Bizim için yaratılmıştır ya da yaratılmamıştır. Bu da bizi ikinci maddeye götürüyor. Yani bizim için yaratıldıysa tasarımdır ve imkansız olasılıklar Allah tarafından oluşturulmuştur. Bizim için yaratılmadıysa bunlar tesadüfen oluşmuştur. Yani olay şuna dönüyor. Hassas ayar delili ya tasarım ya tesadüf.

 Yukarıdaki kısım çok önemli olduğu için özetleyelim. Karşı argüman hassas ayarları kendiliğinden oluştuğuna ve bunun sonucunda oluşan yaşam, evren, madde gibi  şeylerin bu ayarların bir bakıma yan etkisi olduğunu savunmaktadır. Ancak hassas ayarın sonucunda yaşamın olması- teist tarafı da olaya böyle bakar. Yukarıda yazdığım gibi iki tarafta hassas ayarlar olduğu için biz varız der.- neden hassas ayarlar var sorusuna bir cevap bulamıyor? Hatta hassas ayar argümanının oluşum sebebiyle hiçbir alakası olmayan bir şey. Tekrar tekrar söylüyorum. Evrenin oluşması bu ayarların sonucu olması zaten olağan bir şey. Bu ayarlar olmalı ki biz oluşalım. Allah zaten buna göre yaratmıştır. Ateist tarafın bu hatalı argümanı vererek kastettikleri veya öyle olması gerek şey şudur: Hassas ayarlar vardır doğru ancak bunlar evrenin oluşumu için yokturlar. Hassas ayarların oluşmasının sebebi tesadüftür. Arkasında bilinçli bir yaratıcı yoktur. Aslında karşı argüman budur ya da böyle olmalıdır.

Özet de yazı kadar oldu.

Şimdi biraz hassas ayarlara bakalım bu tesadüf mü yoksa Allah'ın yaratması mı?

1- İlk olarak genel olarak bilinen bir şeyle başlayalım. Evrenin başlangıç entropi(düzensizlik)sinin düzenlenme ihtimali yani evrenin oluşumu için gerekli durumda bulunma ihtimali şudur.

Bir bölü 10 üzeri 10 üzeri 123. Sayı olarak yazamadığımdan böyle yazdım. Penrose number diye geçer matematikçi ve astrofizikçi Roger Penrose tarafından hesaplanmıştır. Penrose bununla ilgili şunu söyler.

"Bu yaratıcının nasıl kesin bir amacı olması gerektiğini anlatır. Yani 10'un 10 üzeri 123'üncü kuvvetindeki birin doğruluğudur. Bu olağanüstü bir değerdir. Bunun rakamsal olarak bütün insanlar bir araya gelseler bile üslü bir şekilde olmadan normal şekilde yazılması imkansızdır. 1'in ardından 10 üzeri 123 tane sıfır eklediğinizi düşünün. Evrendeki bütün proton ve bütün nötronların ve diğer tüm parçacıkların da her birinin üzerine 0 yazsak bile bu değerin çok uzağında kalırız." ¹

Dean Overman bu sayı hakkında şunu söyler.

"10 üzeri 10 üzeri 123 sayısına bir müddet odaklanın. Birisi 1 yazıp bu gezegendeki her atom parçacığının(sadece her atomun değil atomun içindeki her parçacığın) üstüne 0 yazsa bu sayıyı yazmaya gücü yetmez. Bu sıfırlar güneş sistemindeki her atom parçacığına yazılsa kimse bu sayıyı yazamaz. Sıfırlar Samanyolu Galaksisindeki her atom parçacığına yazılsa kimse bunu yazamaz. Gözlemlenebilir evrendeki her atom parçacığına bu sıfırlar yazılsa bunu yazan bu sayıyı yazmak için gerekli maddeyi bulmaktan çok uzakta kalır." ²

2- Eğer evren kazara meydana gelseydi onda geçmişteki düzensizlikten kalan bir iz, hata olurdu. Ancak böyle bir hata ve iz keşfedilememiştir. Yine Penrose'a göre big bang tamamen karadelikler de oluşturabilirdi. Ancak bunların yerine hassas ve her yere yayılmış maddeden oluşan bir evrene sahibiz. Penrose şunları söyler.

"Big bangin maddeyi hassas ve homojen bir şekilde dağıtacak bir biçimde olması oldukça zordur. Düzensiz bir şekilde olsa sadece karadelikler oluşurdu. Bu olasılık 10 üzeri 10 üzeri 30'da 1'dir.

 Burada dikkat edilmesi ve üzerinde ısrarla durulması gereken bir nokta vardır. Tanrı'nın varlığına duyulan gereksinim evrendeki nedenini anlayamadığımız sorulara cevap olması için çıkmaz. Evrendeki sayısız oluşum ve hassas ayarın ortaya çıkarmış olduğu tablo doğal olarak bir yaratıcı olmasını zorunlu kılmaktadır." ³

3- Proteinin kendiliğinden oluşma ihtimali

 Dünya’nın ilk dönemlerinde proteinlerin yapı taşları amino asitlerin ve DNA’lar ile RNA’ların yapıtaşları nükleotidlerin oluşumunu izah etmekte çeşitli zorluklar mevcuttur. Fakat daha önceden gördüğümüz evrenin başlangıç entropisi ve daha sonra göreceğimiz proteinlerin oluşumu gibi natüralizmin açıklaması imkânsız sorunların yanında, oldukça tartışmalı bu sorun, o kadar da önemli değildir. Salt mekanik süreçlerle amino asitler ile nükleotidlerin rahatlıkla ortaya çıktığı kabul edildiğinde bile, en basit tek hücrelilerde yüzlercesi olan proteinlerin salt doğal süreçlerle izah edilmesi mümkün olamamaktadır.

 Ferodexin(clostridium pasteurianumda bulunur.) 55 amino asitin sıralanmasıyla oluşan kısa bir proteindir. 6049 amino asitli twitchin(caenorhabditin elegansta bulunur.) gibi uzun proteinler de vardır. ⁴ 
Olasılık olarak 400 aminoasitli bir proteine bakarsak ki-en basit canlıda bile bu proteinden yüzlerce olması gerekir- bunun oluşma olasılığının ne kadar düşük olduğunu görürüz. Canlılardaki proteinler sadece sol elli amino asitlerden oluşur. Doğada sağ elli amino asitler sol elliler kadar vardır. Birbirlerini yaklaşık olarak yarılarlar. Bir amino asitin sol elli olma ihtimalini 1/2 alırsak 400 amino asitli bir proteinin kendiliğinden oluşma ihtimali 1/2 x 1/2 x 1/2 (397 tane daha) 1/2 üzeri 400 olur. 1/2 üzeri 400 ise yaklaşık olarak 1/10 üzeri 120 ye denk gelir. Bütün evrende 10 üzeri 80 olan proton ve nötronu bütün evrendeki foton ve elektronlarla toplarsak 10 üzeri 90'dan küçük bir sayı elde ederiz. Evrenin ortalama yaşı 15 milyar yıl x 365 gün x 24 saat x 60 dk x 60 saniye 473 040 000 000 000 000 saniye eder. Bu sayıya yuvarlak olarak 10 üzeri 18 diyebiliriz. 10 üzeri 90 x 10 üzeri 18 = 10 üzeri 108 eder. Bu sayı evrendeki her bir proton nötron elektron ve fotonun her saniye deneme yapmış olsalar oluşacak toplam deneme sayısıdır. ⁵

 Biyolog Steven Rose, basit bir proteini amino asit dizilimleri açısından ele almakta ve bu proteinin amino asit uzunluğunda 10 üzeri 300 olası form olabileceğini, bu olası formlar gerçekten var olsalardı ağırlıklarının 10 üzeri 280 gram olacağını; oysa evrendeki tüm maddenin tahmini ağırlığının 10 üzeri 55 gram olduğunu söyler. ⁶

 Amino asitlerin doğru sırada olması da protein açısından önemlidir. Amino asitlerin bir kısmı suya karşı hassasdır. Protein oluşumunda su hassasiyeti bulunanların içte olma eğilimi vardır ancak bir amino asitin belli bir yerde bulunmasını zorunlu kılacak bir yasa yoktur. Böyle olsaydı hep aynı dizi olurdu çok çeşitli proteinler olmazdı. Yüzlerce amino asitten sadece canlılarda bulunan 20 amino asidi bile alsak bir amino asitin proteinde doğru yerde bulunma ihtimali 1/20'dir. ⁷ 400 amino asitli bir proteinin oluşması için;

 1 amino asitin doğru yerde olma olasılığı 1/20, 400 amino asitin doğru yerde olma olasılığı 1/20 üzeri 400 o da 1/10 üzeri 520 olur. Proteinin aktif kısmındaki amino asitlerin önemsendiği diğer taraftaki değişimlerin proteini bozmayacağı söylenirse ihtimal artar ancak son protein çalışmaları aktif olmayan bölgedeki değişimlerin de protein yapısını bozduğunu gösteriyor. ⁸ Hesabı yaparken birkaç amino asitin doğru yerde bulunmamasının tolere edilebileceğini göz önünde bulundursak bile bu sayı 1/10 üzeri 108'den çok daha küçük olur. Hesaba katmadığımız şeyler ise proteinin gerekli yerde gerekli sayıda ve hücrede bulunması gibi ihtimaller de var. 

 Bir de iki olasılık söz konusu olursa bunların çarpılması ikisinin de aynı anda olma olasılığını verir. Yani amino asitlerin hem sol elli hem de doğru şekilde dizilme ihtimali 10 üzeri 120 x 10 üzeri 520 = 10 üzeri 640 bir proteinin oluşma ihtimali 1/10 üzeri 640.

 Daha da fantezi yapmaya kalkarsak evrenimizde var olan bütün atom altı parçacıkların ve fotonların her birinin bizimki gibi bir evrene dönüştüğünü düşünelim. 10 üzeri 90 evrende 10 üzeri 180 parçacık çıkar. Bu parçacıkların 15 milyar yıllık bu evrenlerde yani 10 üzeri 36 saniyelik sürede her saniye bir kez hareket yapsalar hareket sayıları 10 üzeri 180 x 10 üzeri 36 = 10 üzeri 216 olur. Her saniye katrilyon x katrilyon x katrilyon hareket yapsalar saniyede 10 üzeri 45 olur. Bu kadar çok evrende bu kadar çok parçacığın bu kadar çok saniyede bu kadar çok hareket yaptıklarında hareket sayısı 10 üzeri 216 x 10 üzeri 45 = 10 üzeri 261 olur. Bu da 10 üzeri 640'tan baya bir küçük sayıdır. Yani protein oluşma ihtimalinden...

 Buraya kadar hassas ayar deliline baktık. Proteinin oluşum ihtimaline yapılan bir eleştiriden bahsetmek istiyorum. Sonra ikinci kısım yani nedensellik içinde incelenmesi var. O biraz daha kısa olucaktır. Ve çok önemli bir hususu belirtmeliyim. Bunu daha önce yazsaydım daha iyi olurdu ama hazır hassas ayar üzerinde bu kadar sayı gördük buna burda değinmek de yerinde olur. Matematikte imkansız olasılık denilen bir şey vardır. Matematikçi Emile Borel bu sayıyı 1/10 üzeri 50 olarak hesaplamıştır. Emile Borel In Probabilities and Life kitabında bu sayıyı 1/10 üzeri 50 olarak belirtir ve şunları ekler. "10'un eksi 50. kuvvetinin kozmik ölçekte ihmal edilebilir olasılık değeri olduğunu belirleyebiliriz. Bu limitin altında olan bir olasılık olduğu zaman tüm evrende kendilerini gösteren olayların sayısı ne olursa olsun karşıt olayın kesinlikle meydana gelmesi beklenir." ⁹

 Proteinin oluşum ihtimali hesaplamasına yapılan eleştiriye gelecek olursak protein doğal seleksiyonla oluşmuştur. Dolayısıyla yapılan bir sürü hatalı denemeden sonra protein oluşabilmiştir. Buraya kadar eleştiri gayet anlamsız çünkü yukarıda bahsedilen olasılığı hala kabul eder ve bu olasılığın da ne kadar hayal edilemez uçuk bir rakam olduğunu yukarıda hesapladık. Devamında amino asitler görevli oldukları ve olması gerektiği yerlere geldiği zaman orada kalır ve denemeler devam eder. Bu şuna benzer 100 tane madeni paranın hepsinin yazı gelmesi gerekmektedir. Siz attığınız paralardan yazı gelenleri tutup tura gelenleri tekrar atıyorsunuz. Böyle denemelerle sonunda hepsini yazı getirmek mümkündür. Veya Dawkins'in maymun daktilo düşüncesi de öne sürülür. Aynı mantıktır. Bir maymun klavye tuşlarına rastgele basarak 28 harfli bir dizi oluşturabilir mi? Dawkins bunun yani 1/30 üzeri 28 olasılıklı ihtimalin imkansızlığını kabul etmektedir. Daha sonra maymunun rastgele bastığı tuşlardan oluşan bir harf topluluğunu alıp bunlardan hedefe en çok benzeyen harfin bilgisayar tarafından seçileceğini ve böylelikle hedef cümleyi 40 denemede bulacağını söyler. Cümle bu arada "Methinks it is like a weasel."dir. ¹⁰

 Bu iki örnek de aynı mantıktadır ve boşlukların doldurulmasını bilinçli bir şekilde planlayarak bunun oluşabileceğini söyler. Bu ise tamamen bilinçli tasarıma götürür bizleri. Protein ve klavye örneğinde de doğru bulunan harf veya amino asit olduğu yerde bilinçli bir şekilde kalır. Ayrıyetten protein örneği üzerinde biraz daha durursak amino asitlerin belli bir yerde bulunma zorunluluğunun olmadığını göz önüne alıp bu rastgele oluşumun yukarıdaki gibi boş bırakılan yerlere doğru amino asitlerin bilinçli bir şekilde gelip kalması-natüralizm ve ateizm bilinçten bahsedemez burda ancak öyle kabul edelim- yine mümkün değildir. Çünkü amino asit bilinci sadece oraya endeksli değildir. Bu da yukarıda verdiğim argümana ek olarak proteinin bu şekilde oluşum ihtimalini ortadan kaldırır. Proteinlerin bir sınırının olduğunu düşünürsek bu iyice imkansızlaşıyor. Çünkü bağ kuran amino asitlerin bir sınırı olmazdı ve bugünkü canlılık ve protein çeşitleri yine olmazdı.

 Bundan bahsetmişken doğal seleksiyondan da bahsedelim. Proteinin doğal seleksiyonla ortaya çıkması yine imkansızdır. Çünkü doğal seleksiyon protein oluşurken veya oluştuktan sonra yoktu. Çok sonra oluştu. Doğal seleksiyon canlılar arasındaki rekabetten kaynaklanır ve canlılığın oluşumundan önce doğal seleksiyondan bahsedilemez. Proteine bilinç atfederek yapılan bu hata(aslında hata değildir ama natüralistlere göre) proteinin doğal seleksiyonla ortaya çıktığını söyler. Ancak doğal seleksiyon proteinin sebebi değil sağladığı faydadır. Proteinin oluşumu önce doğal seleksiyon sonradır.

 İkinci kısıma yani hassas ayar deliline getirilen itirazlara nedensellik açısından bakmaya gelelim.

 Nedensellik üzerinden baktığımızda karşımıza iki durum çıkıyor.

 1- Hassas ayarlar bizim yaratılışımız içindir.
 2- Hassas ayarlar olduğu için biz varız. Bir sebep yoktur.

 Hassas ayarlar gerçekten hassastır. Yani biz bu ayarlara göre oluştuk demek evrendeki her gezegende her ortama uyum sağlayabilecek bir canlı türünün oluşması gerektiğini demektir. Hassas ayarlar öyle yüzlerce olasılıktan herhangi biri de değildir. Çünkü evrende canlılığın oluşması için tek ortam bu dünyadır ve hassas ayar delili sadece dünya ve canlılığın oluşumundan ibaret değil. Bizzat evrenin maddenin oluşumundan da bahseder. Canlılıktan gitsek bile yukarıda gördüğümüz olasılıklar birkaç yüz olasılık değil matematiksel olarak imkansız olasılıklardır ve bu sayılar hayal dahi edilemez. Tamam hassas ayarlar var ama canlılık öyle her ortamda oluşamaz, sadece bu dünyada oluştuğu için biz var olduk diyen biri de babalar gibi hassas ayar delilini kabul eder. Zaten hassas ayar delili sadece dünya ve canlılık açısından bakıyoruz-normalde evren ve madde de dahil- bu dünyanın ve canlılığın oluşumu bizim yaratılışımız içindir der. Ayrıca hassas ayar delili de tek başına canlılığı açıklayamaz.

 Konuya dönelim nedensel olarak baktığımızda da hassas ayarlar var olduğu için biz varız bu özel bir sebebe dayanmaz demek yine ilk kısımdaki tesadüf oluşuma götürür bizi. Zaten itirazın kendisi hatalı olduğu için tamamen nedensellik üzerine bir cevap da yazılamaz. Ama ilk kısmı almadan onları kullanmadan da şunlar öne sürülebilir.

"Hassas ayarlar bizim yaratılışımız için özel tasarlanmıştır. Bu olasılıktaki olayların olması açıkca imkansızdır. Bunların kendiliğinden oluşması daha sonra da canlılığın bunlara uygun şekilde oluşması, bizim için yaratılan bir evren fikrine göre oldukça mantıksızdır."

 Ayrıca şunu belirtmek isterim. Olasılıklar birlikte gerçekleştiği zaman çarpılırlar. Proteinde yaptığımız gibi. Şimdi evrenin oluşumu dünyanın oluşumu ve sayamadığımız onca hassas ayarın oluşumu-internette bir sürü bulabilirsiniz- çarpın ve yaşadığımız hayatın olma olasılığını bulun.

 İki paragraf üstteki yazıya örnek olarak şunu veririm. Bu çok bilinen bir örnektir.

 İdam edilmek üzere getirildiniz. Karşınızdaki keskin nişancı size 10 m uzaktan 100 kere ateş edecektir ve 100 atışı da ıskalar. Bu durumda nişancı zaten ıskaladı. Iskalamasa ölürdüm ve bunu düşünemezdim. Iskaladığı için yaşıyorum ve bunun bir sebebi yok mu dersiniz? Yoksa nişancı 10 mden 100 atışta ıskaladığına göre kesin bir sebebi olmalı. Başka hiçbir çıkarı yok mu dersiniz?

 Bu örnekle hassas ayarların oluşumu mantıksal olarak aynıdır. Buna vereceğiniz cevabı hassas ayar konusunda vermezseniz kendinizle çelişirsiniz. Hassas ayarların oluşum ihtimali ise yukarıdakiyle kıyaslanamaz bile. Nedensellik hayatta her zaman aranmamalıdır. Sonuçta kafanızın yanından bir taş çok az farkla geçer. Burda taş geçtiği için vurmadı vurmamasının bir sebebi yok denebilir. Aslında müslüman biri kadere inanır ve hiçbir şeyin rastgele olmadığını her şeyin bir sebebi olduğunu bilir. Ancak günlük hayata sıradan bir insan gözüyle bakarsak o taştan Allah korumuştur. Ancak başka zaman o taş sana çarpabilir. O zaman da Allah'ın dilemesiyle olur o ayrı mesele. Derine inersek mutlaka bir sebep vardır. Sebep dolayısıyla amaç aramak insanın fıtratıdır. Daha doğrusu maddenin fıtratıdır. O taş sana çarpar şunu düşünürsün bunun bir sebebi vardır elbet kaderde. Bunu belki bilirim belki bilmem. Ancak o başka zaman bana çarpmayabilir. Değişebilir. İhtimaller yakındır. Ama yukarıdaki sniper örneğindeki gibi bir durumda sebep aramamak saçmalıktır. Hassas ayarlardan hiç söz etmedim bile. İnsan mantığı sniper olayında bile sebep aramaya meyilliyse hassas ayarlara sebepsiz oluştu demek mantık dışıdır.

 Yukarıda hassas ayarı sadece nedensellik üzerine ele aldım. Yazının ilk kısmında ayrı olarak bir argüman olarak kullanılabilir ve ateistlerin nedensel yaklaşımını tek başına çürütmeye yeterlidir.

 Burda bahsedilenler hassas ayarların sadece çok az bir kısmıdır. Konuyu bilinçli yaratılışa değinen şu ayetle bitirmek istiyorum.

 Allah'ın kendisine meliklik vermesi sebebiyle Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? İbrahim:"Benim Rabbim ki o diriltir ve öldürür." demişti. O da "Ben de diriltir ben de öldürürüm." dedi. İbrahim:" Öyleyse muhakkak ki Allah güneşi doğudan getiriyor. Haydi sen de batıdan getir." dedi. O zaman inkar eden kimse şaşırıp kaldı. Allah zalimler kavmini hidayete erdirmez.

Bakara 258. ayet

Dipnot:

1: Roger Penrose, The Emperor's New Mind, 1989, s. 344 ve Michael Denton, Nature's Destiny, The New York: The Free Press, 1998, s. 9
2: Dean L. Overman, A Case Againts Accident and Self-Organization, 1997, s. 140
3: Michael Corey, God and The New Cosmology The Anthropic Design Argument, s. 180-181
4: Wen Hsiung-Li, Molecular Evolution, Sinnauer Associates Publishers, Massachusetts 1997, s. 279.
5: Caner Taslaman, Big Bang ve Tanrı, s. 188
6: Caner Taslaman, Big Bang ve Tanrı, s. 188 ve Steven Rose, Lifelines, Oxford University Press, Oxford 1998, s. 255
7: Aslında toplamda 500 amino asit vardır ve bu ihtimali 1/500 üzerinden yapmak daha doğru olur. Ancak sadece canlılarda bulunan amino asitler hesaba katılmıştır ve diğer türlü ihtimal çok daha artmaktadır.
8: D. D. Axe, Extreme Functional Sensitivity to Conservative Amino Acid Changes on Enzyme Exteriors, Journal of Molecular Biology, 301/3, s. 585-596
9: Emile Borel, Probabilities and Life (New York, NY: Dover Publications, 1962), 28
10: Richard Dawkins, Kör Saatçi, çev. Feryal Halatçı, Tübitak, Ankara 2002, s. 59-64



10123
1010123